Resim
Resim

Katılımcı Görüşleri

GTB4005 Projesi kapsamında bazı katılımcıların görüşleri izinleri çerçevesinde paylaşılmıştır.



15-22 Temmuz tarihleri arasında Trakya Üniversitesinde düzenlenen Tübitak4005-Geleceğin Teknolojisi Biyoteknoloji eğitimine yedekler listesinden katılma şansı yakaladım. 530 kişinin başvuru yaptığı bu eğitime seçilmiş olmak bence büyük bir şans. Katılımcıların yarısı Biyoloji Öğretmeni yarısı da Fen Bilimleri Öğretmeniydi. 12 yıldır ülkemin farklı şehirlerinde ve genellikle de sosyo-ekonomik düzeyi düşük yerlerinde çalışmış bir fen bilimleri öğretmeni olarak fazlasıyla köreldiğimi biliyordum. Bu sebeple eğitimin sunum kısımlarında zaman zaman kavramları algılamakta zorlandım. Neyse ki yanımda biyoloji öğretmenleri vardı ve onlardan anlık olarak aldığım bilgilerle, konuları fen düzeyine indirgemeye çalıştım. Program çok yoğun ve dolu doluydu. Sabahtan öğlene kadar genellikle sunum, öğleden akşama kadar genelde Lab. uygulamaları -ki en sevdiğim kısım lab.ta deneyerek öğrenmek- akşamları da drama, soru-cevap etkinlikleri, sınıf içi etkinlik uygulamaları, web 2.0 araçlarının tanıtımı gibi eğlenceli etkinlerden oluşuyordu. Projemizin yürütücüsü Doç. Dr. Semra Hasançebi dünya tatlısı bir insan, naif ve kibar kişiliği ile gönlüme taht kurduğu doğrudur. Proje sorumlumuz Mete Arslan Konak bizler gibi bir öğretmen ve halimizden anlayan bize her konuda destek olan, elinden geleni fazlasıyla yapan bir eğitimci. Projede gönüllü olarak görev alan grup rehberlerimiz, kendileri doktora ve yüksek lisans öğrencileri bizlerle öyle güzel, sıcak ve samimi ilişkiler kurdular ki, proje saatleri dışında da beraber zaman geçirmek çok keyifliydi. Projeye katılan öğretmen arkadaşlarımız biyoteknoloji konularına oldukça meraklı, öğrenmeye ve uygulamaya bir hayli istekliydiler. Özellikle drama etkinliklerinde bazılarımız gizli yeteneklerimizi keşfetmiş olabiliriz. Bir fenci olarak artık sıradan olduğumu düşünmüyorum, projenin bana kattıklarını şartlarımı zorlayarak uygulamaya koymaya çalışacağım. Şansım devam ederse daha çok projeye katılmak ve farklı konularda da sıradan bir fenci olmaktan kurtulmak istiyorum. Bu projede çalışan, katılan ve destek olan herkese gönülden teşekkür ediyorum. Yine, yeniden, yeni etkinlerde bir araya gelmek üzere, sevgiyle kalın, hoş kalın, hoşça kalın...

Gülşah SERBEST
Fen Bilimleri Öğretmeni



Hayatımda iki dönüm noktası oldu. Kan grubumu bir hastanede değil de ilk defa Biyoloji dersinde uygulamalı olarak kendim öğrenmiştim. Bu benim için bir dönüm noktası olmuştu. Bilime bakışımı değiştirmişti. İlerisi için tüm başarıların kaynağıydı. Şimdi de kendi saç kılımızdan DNA izolasyonu yaptık. Elektroforez işlemi uyguladık. PCR işlemi yaptık. Genetik analiz sonuçlarını yorumladık. Genetik yakınlıklarımızı gördük. Recombinant DNA teknolojisini modeller üzerinde gördük. Klonlama ve Bilimsel Etik konulu eğlenceli tartışmalar yaptık. En son gezdiğimiz Tıp Fakültesi Genetik Araştırmalar Merkezinde doktor PCR ı tanıtırken biz tüm işlemleri yaptık ve kendi DNA sonuçlarımızı bulup yorumladık dediğimde şok oldu. Sonuç itibariyle hem eğitimde kullanılabilecek etkinlikleri gördük hem de gerçek anlamda deneyimlere sahip olduk. Proje ekibi gerçekten alanında yetkin uzmanlardan oluşuyordu. Emeği geçen tüm ekip çalışanlarına teşekkür ederim.

Yusuf KAPLAN
Fen Bilimleri Öğretmeni



Geleceğin teknolojisi biyoteknoloji gerçekten çok doğru bir söz. Gelecekte çok önemli yer tutacak olan biyoteknolojinin temel basamaklarını biz öğretmenlere öğretip bunları gelecek nesillerimiz olan öğrencilere aktarma ve paylaşma yapma imkanı oluşturdunuz. ülkemiz adına çok önemli bir proje çalışmasıydı. Mesleki açıdan ve alan bilgi açısından sıfır sorun desem yalan olmaz. Çünkü proje yürütücüsü sema hocamdan başlayıp diğer tüm eğitmenler alanında donanımlı ve gerçekten iyi aktarım yaptılar. Bundan dolayı siz ve tüm proje ekibine çok teşekkür ederim.  Diğer taraftan TÜGATEM i gezmek yapılan çalışmalar hakkında bilgi almak çok iyi oldu. Uygulama yaptığımız laboratuvarda proje etkinliklerinin dışında çoğu malzemelerin olması da bizleri ziyadesiyle öğrenmeye ve uygulama yapmaya teşvik etmiştir. Teşekkür eder başarılar dilerim.


Fethi Ahmet ÖNER
Biyoloji Öğretmeni



4005 Geleceğin Teknolojisi Biyoteknoloji  Projesi

Açıkçası benim için harika bir tecrübe oldu. Kişisel olarak 18 yıllık mesleki deneyimime yeni bilgiler ekleyerek devam etmemi sağladı.  Gerek teorik derslerin içeriği gerek yaptığımız laboratuvar çalışmaları gerçekten içerik olarak oldukça iyiydi. Son yıllarda önemi gittikçe artan biyoteknoloji, genetik mühendislik konusunda artık öğrencilerime anlatacak sadece teorik  bilgilerim yok. Uygulamalarda  gördüklerim, çektiğimiz videolar, deneyler sırasında çektiğimiz fotoğraflar sayesinde bilimi öğrencilerime yakın ve ulaşılabilir kılmama çok katkısı oldu. Toplum olarak bilimsel bilgi bizden çok uzakta, ulaşamayız, daha doğrusu ulaşmak için elimizden bişey gelmez sanıyoruz. Oysa bu projeyle anladım ki bilimsel bilgi ulaşılamaz değil. Bunu öğrencilerime sayenizde daha iyi  kavratacağım. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.

Projenin eğitimcileri ve hocalarımız da alanlarında birikim sahibiydi , sorularımıza bıkmadan cevap verdiler. Ayrıca deneyler sırasında da bize çok yardımcı oldular. Rehberimiz Emrah AKPINAR deneyleri yaparken bizi toplamak için oldukça uğraştı. Napalım bir daha böyle fotoğraflar çekemeyiz belki dedik  coştuk.

Projenin konuları da biyoteknoloji alanında bilgi sahibi olmamız için yeterliydi. Tabi ki uygulama olarak DNA da spesifik bir geni kesmek ve çoğaltmak da isterdim. Ayrıca bakterilerden elde edilen RE ler hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isterdim. Proje sayesinde evime döndüğümde biyoteknoloji konularına merakımın arttığını ve birçok kaynakta anlatılanları kolaylıkla kavrayabildiğimi fark ettim. Transpozonlar ve kimerizm konuları hakkında araştırmalar yapmamı sağladınız. Teşekkürler.

Projenin katılımcılarının yarısı Fen Bilgisi yarısı Biyoloji öğretmenlerinden oluşması  bence  uygun değil. Biyoteknoloji konuları Fen Bilgisi müfredatında çok  az yer kaplıyor. Eğitim sırasında anlatılanlarda Fen Bilgisi öğretmenleri için fazla ayrıntılı oldu. Bence Biyoloji öğretmeni katılımcıların sayısı Fen Bilgisi öğretmenlerinden daha fazla olmalıdır. Ama sadece Biyoloji öğretmenleri ile de sıkıcı olabilir . Ayrıca biyoloji öğretmenleri arasında gençler azınlıkta olduğu için katılımcı bulmak sorun olabilir. Biyoloji öğretmenleri daha fazla olsa bile Fen Bilgisi öğretmenleri de olmalı bence. Melihsiz , Burcusuz , Tuğbasız , Gülşahsız , Yusufsuz …. bu proje renksiz olurdu. Ayrıca katılımcı Biyoloji öğretmenleri ile sohpet ederken yepyeni bilgiler edindim, onlardan öğrenecek çok şeyim olduğunu fark ettim. Meslektaşlarımla konuşup paylaşacak daha çok fırsatımın olmasını isterdim. Bu tarz geliştirici muhabbetleri okullar açıkken iş esnasında yapamıyoruz. Proje sırasında dinlenme molalarında bile birbirimize yepyeni fikirler, bilgiler verdik. Projenin öngörmediğim faydalarından biriydi benim için.

Genel olarak Tübitak 4005 projelerine katılanların genç olması tercih ediliyormuş. Projenin daha çok nesle ulaşması mantığından bakarsak çok doğru bir uygulama. Ama eklemek istediğim şu ki ben üniversiteden 2000 yılında mezun oldum ve henüz öğrenciyken hocalarımız Doly koyununu bize şehir efsanesi gibi anlatılıyordu. Günümüzde ise biyoteknolojik yöntemlerle gen aktarımı yapmak mümkün. Bilim ve teknoloji artık o kadar hızlı gelişiyor ki verilen eğitimin etki süresinin 10-15 yılı aşmasını beklememek lazım. Kısacası siz ne kadar iyi bir eğitimle katılımcılarınızı donatırsanız donatın bilginin verimli kullanılabildiği yıl 10 seneyi geçmez. Bu nedenle katılımcılarınızı seçerken umarım yaşa bakmazsınızda benim kadar istekli ve şanslı birçok Biyoloji öğretmeni daha sizlerle tanışır.

Proje ile ilgili  temel sorunlardan biri yetişkinlere eğitim vermekten kaynaklanıyor. Zamanlamaya uymamak, fotoğraf çekmeye sürekli zaman ayırmak programın gecikmesine neden oldu. Katılımcıların ciddiyeti ve zamanlamalara uyması için proje yürütücü ekibe Beden Eğitimi öğretmeni veya  Koordinatör eklenebilir.  Mete Aslan KONAK proje sırasında birçok görevinin yanında  bu işi de yapmaya çalıştı. Emeğine sağlık. Ancak bu şekilde hem kendisini çok yordu hem de bir süre sonra katılımcılar sürekli onunla karşılaştıkları için Akademik Kadrodan biri değil de bizden biri gibi algılamaya başladılar. Yüzü eskidi, zaten kimseyi kırmak istemeyen bir yapısı var bu durum onu yıprattı  biraz.

Proje hakkında Mete Aslan KONAK hocamızla aralarda değerlendirme yapma fırsatımız oldu. Tek sorun (sorun demeyeyim de üzüldüğüm nokta  diyeyim) bize göre var olan bir aksaklığı söylediğimizde modunun düşmesi. Zaten çok güzel bir proje yapılmış herkes mutlu ayrıldı Edirne’den. Arada ufak tefek aksaklıkların olması çok normal. Bunları söylüyorsak bu proje olmamış, biz bu projeyi beğenmedik tavrı değil. Bu haliyle bile gayet başarılı bir projenin bir sonra ki uygulaması olursa akılda bulunsun diye söylüyoruz.  Aslında her şey gayet güzel olduğu için söyleyecek, ekleyecek çok şey yok. Ama bizim gibi uyumlu ekipte her projeye denk gelmez. Eğlenmeyi de öğrenmeyi de istekle yapan, sorun değil çözüm odaklı nice katılımcılarla devam etmeniz dileğiyle. Sayenizde Edirne en sevdiğim şehirlerden biri oldu. Güzel anılar ve dostluklar biriktirdim. Her şey için teşekkürler.



Şeyma ÖZCEYLAN

Biyoloji Öğretmeni



BİR TEMMUZ HATIRASI

Her şey “Geleceğin Teknolojisi Biyoteknoloji” duyurusunu görmemle başladı. İşte bu dedim, tam da istediğim bir eğitim. Çünkü biyoteknoloji kişisel ilgi alanımdı ve aklımdaki birçok sorunun cevabı bu eğitimle cevap bulacaktı. Hiç tereddüt etmeden başvuru yaptım hem de iki defa. Tıpkı diğer öğretmen arkadaşlarım gibi.

Onlar büyük bir eğitim ordusunun eğitime adanmış birer neferleriydi. Onlar da benimle aynı fikirdeydi. Sıcak demediler, tatil demediler, uzak demediler ve sadece öğrenmek için geldiler. Onları Edirne’ye getiren şey bilimin hocası ‘merak’ idi. Biyoteknolojiyi merak ettiler, GDO’yu merak ettiler, DNA’yı merak ettiler… Bu meraklarını gidermek için DNA izole edeceklerdi, PCR yapacaklardı, Jel elektroforezde DNA yürüteceklerdi ve kendi DNA parmak izini çıkartıp adli tıpta nasıl kullanıldığını öğreneceklerdi.

Bir Pazar günü Trakya Üniversitesi Rektörlük binasında toplandılar. Yol yorgunluğunun da verdiği mahmurluk ile meraklı gözlerle etrafı seyrederken ‘hocalarım’ diye samimi ve içten bir ses duydular. Sesin geldiği yöne baktıklarında onu gördüler. O ses , bu projenin mimarı Mete Arslan Konak’a aitti. Uzun sakalını ovuşturarak ‘hocalarım başlıyoruz’ dedi ve sonraki günlerin nasıl geçeceği hakkında bizlere bir fikir verdi. Hocalarım sözünü her duyduğumuzda o ilk heyecan ve merakla yeni şeyler öğreneceğimizi anlamakta zorlanmadık. Sonra da bizleri projenin yürütücüsü Doç.Dr. Semra Hasançebi hocamızla tanıştırdı. Semra hoca bizleri o naif ve ince sesiyle karşıladığı zaman çok şanslı olduğumuzu anladık. Zira 530 başvuru arasından seçilen 20 fen bilgisi ve biyoloji öğretmeni olarak bu güzel insanlarla eğitimin keyfini çıkaracaktık.

Daha bitmemişti. Sırada bizlere laboratuvar uygulamalarında yol gösterecek olan rehberlerimiz vardı. Emrah Akpınar, Çisem Mutafçılar, Pelin Türker, Gamze Korkut, Burak Tatlıses, Gül Çiçek Kılıç, Pınar Altınoluk ve Özlem Balta uygulamalarda bizlere yol göstermekle kalmadılar ve bizleri en iyi şekilde ağırladılar. Eğitim süresi boyunca her türlü fedakarlığı yaparak bilgi ve tecrübelerini bizlere aktardılar. Bizler hem bilgi hem de arkadaş kazanmış olduk.

Her sabah ‘Hocalarım başlıyoruz’ komutuyla başladığımız etkinlikler Yağmur Dublen Göksu hocamızın organize ettiği leziz öğle ve akşam yemekleriyle bölünürken, gün boyu çalışmanın verdiği yorgunluğu akşamları oynadığımız drama ve oyunlarla atmaya çalışıyorduk. Özellikle dramalarda ortaya çıkan performanslar keyfimizi ikiye katlıyordu. Günün sonunda yorgun ve bir önceki güne nazaran daha bilgili bir şekilde yatağımıza uzanırken ne kadar şanslı olduğumuzu düşünüp bir sonraki günün etkinlikleri için sabırsızlanıyorduk.

Yine bir gün laboratuvarda rehberlerimiz eşliğinde çalışıyorduk. Buğday yapraklarından DNA izole ettik hem de saf bir şekilde. Elde ettiğimiz bu buğday DNA’sının miktarını ve kalitesini belirledik. DNA miktar tayinini spektrofotometrede, kalite tayini de jel elektroforezde yaptık. Hem miktar tayini hem de kalite tayini ilkelerini öğrendikten sonra merakımız daha da arttı. Biz bu DNA ile daha neler yapabilirdik? Gen aktarımı? Neden olmasın.

Başka bir gün kendi DNA’ mızı merak ettik. Köküyle birlikte saç tellerimizden kopartırken ilginç görüntüler ortaya çıktı. Bazı arkadaşlar köklü saç uğruna kel kalmayı göze aldı.  Daha sonra buğdaydan elde ettiğimiz DNA izolasyon yöntemine benzer bir yöntemle kendi DNA’mızı izole ettik. Düşünebiliyor musunuz? Kendi DNA’mız. Çok heyecan verici bir buluş oldu bizim için. Bu DNA ile ne yapabilirdik? Kendi DNA parmak izinizi çıkartabilir ve bunu diğer arkadaşların DNA parmak izleriyle karşılaştırabilirdik. Bunun için tekrar eden DNA parçası üzerindeki bazı gen bölgelerini belirleyip onları çoğaltmamız gerekiyordu. Bunu o meşhur PCR yöntemiyle yapacaktık.  Rehberlerimiz bize PCR (Polymerize Chain Reactions) yöntemini öğretmişti. PCR yöntemiyle Thermal Cycler (Isı döngüleyici ) cihazında DNA’mızın gerekli gen gölgelerini çoğalttık.  Sonra kendi DNA’larıızı jel elektroforez cihazında yürüterek benzerlik ve farklılıklarımıza baktık.  Sadece 3 belirteç (Primer) ile yaptığımız çalışmada akraba çıkanlar bile oldu.

Diğer bir gün TÜTAGEN Laboratuvarını ziyaret ettik. Bir çoğumuz hayatında ilk defa elektron mikroskobu gördü ve bunu sosyal medyada paylaşarak ne kadar şanslı olduğunu tescilledi. Bu laboratuvarda GC-MS (Gas Chromatography- Mass Spectrophotometer) yöntemiyle herhangi bir bitki ya da gıda örneğinin kimyasal içerik analizi yapılıyor. Elektron mikroskobuyla çekilen polen fotoğraflarıyla tür tayini yapılıyor. Hücre kültürü laboratuvarında değişik kanser hücreleri çoğaltılarak bunlara etki edecek ilaç veya bitki özleri çalışılıyor. Aklınıza gelebilecek biyoteknoloji uygulamaları bu laboratuvarda yapılıyor ve herkese açık.

Sonra Trakya Üniversitesi Hastanesi Genetik Laboratuvarına gittik. Burada genetik hastalıkların nasıl belirlendiğini ve kullanılan cihazları gördük. Daha önceden öğrendiğimiz bilgilerle buradaki cihazların nasıl çalıştığını biliyor olmanın verdiği özgüvenle daha derin sorular sormayı da ihmal etmedik. Kromozom sayısından kaynaklı bir hastalığı belirlemek için metafaz aşamasında durdurulmuş bir hücre bölünmesi sürecini ve kromozomların fotoğraflarını görmek bizleri ayrıca heyecanlandırdı.

Diğer günlerde Necmi Beser hocamız bizlere biyoetik ve GDO hakkında gerekli bilgiler verdi. Kavram hatalarımızı ve yanlış bilgileriniz düzeltme imkanı bulduk. Hibrit tohumu birçoğumuz GDO zannediyorduk. Oysa hibrit bitkiler doğal olarak tozlaşma ile de oluşabiliyordu. Ama GDO da gen transferi yapılmaktaydı ki bunun  doğada kendiliğinden olması imkansızdı. Necmi hocam bizlere ülkemizde GDO’lu ürün üretilmediğini ve ithal edilmediğini anlattı. Biyoetik kurulunun olduğunu ve her şeyin kontrol altında kanunlarla denetlendiğini söyleyerek içimizi rahatlattı. Hatta kendisinin hibrit tohum üreten bir şirketinin olduğunu da belirterek girişimcilik adına bizlere fikir verdi.

Laboratuvar çalışmalarından arta kalan zamanlarda Fen ve Teknoloji Öğretmeni Mustafa İsmet Yağcı hocam bizlere web 2.0 araçlarını tanıtarak bu konuda uygulamalar yaptırarak geleceğin eğitim sistemi hakkında bizleri aydınlattı. Kahoot ile quiz yaptık, artırılmış gerçeklik araçlarıyla iki boyutlu resimleri elle tutulur hale getirdik. Sanal laboratuvar uygulamalarıyla da güvenli bir şekilde laboratuvara gitmeden deney yapabileceğimiz gördük.

Bununla da kalmadık eğitimci akademisyen ve meslektaşımız Dr. Melek Altıparmak Karakuş hocamız bizlere sınıf içi uygulamalar yaptırarak yapacağımız uygulamalar hakkında bizlere fikirler verdi. Boncuklardan yaptığımız DNA modeli herkesin gözdesi oldu.

Bu kadar yoğun bir programdan arta kalan zamanlarda Edirne’yi gezmemek olmazdı. Mimar Sinan’ın ustalık eserim dediği Selimiye Camisinde fotoğraf çekinirken böyle bir şaheseri yapanın atalarımız olduğunun bilinciyle ayrıca gururlandık. Yöresel Edirne ciğerini, o yaprak yaprak, o hafif ve kokusuz, o leziz ciğeri yerken bir zamanlar burasının Osmanlının başkenti olduğunu düşündük. Ciğerin üzerine tatlı niyetine kavrulmuş badem ve undan imal edilen Kavala kurabiyesini yedikten sonra Meriç köprüsünde gün batımını izledik. Güneş batarken Meriç nehrinin üzerine düşen ağaçların ve evlerin gölgelerine bakarken eğitimden geriye kalanları hatırladık. Daha bilgili, daha tecrübeli ve vizyonu genişlemiş bir şekilde veda ettik. Güneş batsa da yeniden doğacak ve yeni gün bir öncekinden daha güzel olacaktı. Bizler de eğitim neferleri olarak tıpkı güneş gibi yeni bilgilerle öğrencilerimizi aydınlatmaya devam edecektik. Bir önceki günden daha bilgili ve aydınlanmış olarak.

Gün batarken ayrıldığımız Edirne şehrinden geriye kalan edindiğimiz güzel arkadaşlıklar ve bilgiler oldu.  Bilgilerimizi öğrencilerimize saklarken arkadaşlıklarımızın baki kalması dileğiyle isim isim tekrar hatırladık. Malatya’dan Mustafa hoca, Tekirdağ’dan Şeyma, Mersin’den Melih, Manisa’dan Tuğba, İzmir’den Burcu ve Gökçe, Bursa’dan Ayşe ve Gülşah, Trabzon’dan Elif, Kütahya’dan Hafize, Aksaray’dan Ayşe, Elazığ’dan Fethi, Hatay’dan Hüseyin, Kocaeli’nden Tayfun, Sakarya’dan Şükriye, Mardin’den Yusuf, İstanbul’dan Feyza, Balıkesir’den Volkan, Edirne’den Erhan, Antalya’dan Sancar hocalar ile Edirne’de tarih yazdık. Bu tarihi yazmamızda çektiği fotoğraf ve videolarla arşiv oluşturan Elçin Yıldırım’ı da unutmayalım.

Geleceğin Teknolojisi Biyoteknoloji eğitiminin hazırlanması ve yürütülmesinde emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Bir sonraki eğitime katılacak arkadaşlara hiç tereddüt etmeden başvuru yapmalarını tavsiye ederim. Eğer şanslı seçilmişlerden olurlarsa bu güzel insanlarla ve tarihi Edirne şehriyle tanışma fırsatı bulacaklar. Biyoteknoloji uygulamalarını yaparak öğrenecekler.

 

Özgür Zengin
Biyoloji Öğretmeni























Bu içerik 30.07.2018 tarihinde yayınlandı ve toplam 2427 kez okundu.